Türk Uluslararası Politikaları uzmanı Barış Adıbelli, IRDS Merkezi’ne (BMDAM) konuyla ilgili verdiği röportajda şunları kaydetti:

Aslında ikisi aynı mesele değil. Tabii ki burada Birleşmiş Milletlerin her yıl olan genel kurul açılış toplantısı var ve bütün dünya ülkeleri buraya katılmaya özen gösteriyorlar. Türkiye olarak bizde görüşlerimizi tüm dünya kamu oyu, devlet başkanları ve medyayla Birleşmiş Milletler kürsüsünden paylaşmayı önemli bir zemin olarak görüyoruz. Dolayısıyla burası özgür ülkelerin kürsüsü burası İsraile ait değil. Onun için İsrailin aslında en başından itibaren Birleşmiş Milletlerin toplantısına davet edilmemesi gerekirdi. gerçi Netenyahu kürsiye çıkınca büyük bir protesto ile karşılaştı ve herkes salonu terk etdi dolayısıyla Netanyahu boş salon ve boş masalara konuştu. Bir savaş ve soykırım suçlusunun özgür dünyanın temiz kürsüsünde konuşmayı hak etmemesi gerekiyordu. ama meselede Amerika Birleşik Devletleri olduğu için bu konuşma gerçekleşdi. ama ne oldu Netenyahu ve İsrailin saygınlığının ne kadar olduğunu gördük. fakat mısırda şarm el şeyhdeki toplantı farklı, burada Gazze de yaşanan bir soykırım var, bir insani dram yaşanıyor ve burada bebeklerin ve masumların ölmemesi için biz bu anlaşmanın imzalanmasını destekledik Türkiye olarak. dolayısıyla türkiyenin adeta zamanla yarışdığı bir süreç vardı, çünki bir an önce bu anlaşmanın imzalanması, ateşkesin ve insani yardımların Gazze ye ulaşması gerekiyordu, aynı şekilde İsrail saldırılarınında durdurulması gerekiyordu. Şimdi dolayısıyla bütün bunlardan sorumlu kişi Netenyahudur. Netenyahunun ülkesi uluslar arası adalet divanında yargılanmaktatır, aynı şekilde Netenyahunun kendisi için ise Uluslar arası ceza mahkemesi tutuklama kararı çıkmıştır. Dünyadada tesçil edilmiştir. “Bir soykırım ve savaş suçlusudur ve insanlığıa karşı suç işlemişdir. dolayısıyla böyle bir ismin barış masasında yeri yoktur, onun için sayın cumhurbaşkanı Erdoğan: Biz zaten Netenyahuyu önlemek için bu anlaşmayı yapıyoruz, üstüne-üstlük birde Netenyahunun böyke bir anlaşma toplantısına katılması kabul edilemez demişdir” ve Erdoğan bu konudada haklıdır. Dolayısıyla ben birleşmiş milletler açılış toplantısında sayın cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Netenyahunun katılmasının burada çokta garib geldiğini düşünmüyorum. Yani bu benzer bi şekilde Karabağ hadisesi devam ederken Hocalı katliamından sorumlu, karabağı işgal etmiş ermenistanın cumhurbaşkanı ve başbakanıda Birleşmiş Milletlere katılıyor ve konuşma yapıyordu, Azerbaycanın cumhurbaşkanıda katılıyor ve konuşma yapıyordu. o orda diye öbürü gelmemezlik etmiyordu. tam tersi herkes kendi tezini o kürsüden savundu. ancak Mısır kendine özeldi sadece Gazze meselesiyle ilgili taraflardan biri İsrail, digeri ise Hamasdı. böyle bir toplantıda Türkiyenin İsraille olan ilişkileri özellikle Netanyahu ile olan ilişkileri ortadayken orda omuz-omuza oturubda bir müzakere yürütmeleri düşünülemez. Bunu böyle değerlendirmek lazım.

Turan Əlizadə